Laleper Aytek
kaybolan/missing

fotoğraf ve [yer değiştirme]

Hayatı akmakta olan zamanın içinde(n) kendi tarihinden, akışından ve bağlamından kopararak; zamanı, yaşanan herhangi bir hali/durumu bir kadraja yerleştirerek ikinci bir gerçeklikle buluşturan ve böylece özneyi/nesneyi doğal ortamından bilinmeyen ve tarihi olmayan[1]  bir zamana teslim eden fotoğrafçı söz konusu zamanı Sontag’ın belirttiği gibi, “gerçekliğin bir kopyasına, bir üst-gerçekliğe” dönüştürür.

Bu dönüştürme, aslında bir [yer değiştirmedir] ve zihinde yeni olasılıkları tetikleme ihtimalini barındırır.

Bu [yer değiştirme] Virginia Woolf’un söylediği gibi, “sözcükleri/görüntüleri tek bir anlama mıhlayan bir dille değil, kapısını yeni bağlantılara açık bırakan bir dil, cümlelerin/fotoğrafların bir dalga gibi patlayıp başkalarının zihninde gelişmeye devam ettiği, aklın hiç durmadan odak noktasını değiştirip dünyayı farklı bakış açılarından görebildiği geçirgen-titreşimli”, ve Nurdan Gürbilek’in Örme Biçimleri’nde belirttiği gibi, “sabit söylemler  ya da som kategorilerdense deneyimden çıkan karma tavırlarla” örülerek yapılabildiğinde görüntü(ler) üzerinden farklı hikâyelerin kapısı aralanabilir.

Bu nedenle İlhan Berk Peotika’sında şiir üzerinden söylediklerinde çok haklıdır ve eğer farklı hikâyelerin kapısı aralanmak isteniyorsa bir fotoğrafçı da “imayı, o dolaylı anlatmayı, sezdirmeyi, ölümcül dokunmayı, o büyüyü aramak, bulmak” zorundadır.

Charles Baudelaire, Paris Sıkıntısı’nın giriş metninde;

“Doğrayıp birçok parçaya ayırın, göreceksiniz, her biri kendi başına da var olabilmektedir.” diyor.

Ve sözlerine, “uyumu, uyağı olmadan da şiirli, ezgili olan, ruhun içli devinimlerine, imgelemin dalgalanmalarına, bilincin çarpıntılarına uyacak kadar kıvrak ve çarpıntılı bir şiirsel düzyazı tansığını hırslı günlerimizde hangimiz düşlemedik” diye devam ediyor.

Baudelaire bu açıklamalarını şiir ya da şiirsel düzyazı için yazmış olsa da aynı metni fotoğraf üzerinden okuduğumuzda,

           tıpkı Aslı Erdoğan’ın ya da Virginia Woolf’un metinleri, kelimeleri ve cümlelerindeki 

  • dil oyunları, akıl şaşırtmaları, devrik bile denemeyecek kadar zor ve zorlayan ifadelerde okuru biçare bırakan ama oyuna da dahil eden,
  • kafaları çok karıştırarak nasıl düşüneceğimizi bilemez hale getiren ama bir yandan da reddedilemeyecek bir çapraz ateşle
  • bizleri “geçirgen ve titreşimli” bir dünyaya uğurlamayı göze almış görüntüler, dünyayı dolduran cehennemleri [es] geçmememizin belgeleri olabilirler belki de…

Laleper Aytek

[1] Bu belirsiz ve tarihsiz zaman fotoğrafın sürrealizmi olamaz mı?