ÖLÜM VE KUTSAL

“Ölüm” İlk duyduğumuzda nasıl soğuk nasıl ürkütücü değil mi? Oysa yaşam(ak) olgusunda nasıl da sıradan ve biz aslında. Peki ya “Kutsal” ? Kimi içimizden gelen kimi ezberletilmiş birçok kutsiyet algısı içinde yaşıyoruz.

Doğumun mucizesi ve bir nefes ile anneliğin kutsallığında başlayan hayatlarımız ölümün çaresiz gerçekliğinde yine bir nefesle son buluyor. Yaşamımız boyunca sayısız acıya ve mutluluğa kucak açıyor bunları göğüsleyebilmek için türlü anlamlar yüklüyoruz. 

İnandıklarımız için bir canı kurban etmeyi kutsal biliyor döktüğümüz kanın bizi arındırmasını umuyoruz.  Ölümün adı şehitlik olduğunda acıyı kutsayıp metanete zorlanıyoruz. İnançlar uğruna can almaktan korkmuyor kendimize benzemeyen, benzetemediğimiz ne varsa yakıp yıkıp yok ediyoruz. 

Üzerine yeni yaşamlar kurmak için talan ettiğimiz ormanların yerini beton yığınlarına bırakırken sevdiklerimizin mezarlarını yeşertiyor çiçekler ekiyoruz, yaşarken nefes almaya hiç hakkımız yokmuşcasına. 

Birine Ömrüm diyip “Ölüm bizi ayırıncaya kadar”diye söz veriyoruz -sevginin tek ispatı ölmekmiş gibi – Sonra en sevdikleri tarafından öldürülüyor kadınlar çocuklarının gözü önünde. 

Nedir “Ölüm ve Kutsal” biz 7. Sayımızda bunu irdeliyoruz ve fotoğraflarınızla bizimle olmanızı istiyor sizi davet ediyoruz, yeniden değil kaldığımız yerden devam ediyoruz.

FOTOĞRAF GÖNDERİM FORMU