You are currently viewing Konuşmamız Gereken Bir Mevzu Var: Sümeyra Sancaktutan

Konuşmamız Gereken Bir Mevzu Var: Sümeyra Sancaktutan

Konuşmamız Gereken Bir Mevzu Var bölümünün bu haftaki konuğu Sümeyra Sancaktutan. 

Fotoğrafın hafızası üzerine düşündüğüm zamanlarda; hafızanın belirlediği görüntülerin kusurlu olabileceğini savunuyor, her görüntünün tartışmaya açık olamayacağını vurguluyordum. Ancak kaçırdığım bir şey vardı. Fotoğrafı zayıflatan unsurlar ile fotoğrafın hafızasından silinemeyecek detaylar arasında ince bir çizgi. Asıl mesele bu çizgide durabilmekti. Peki, nedir bu çizgi? 

Sümeyra Sancaktutan‘ın “Black and White World Through My Eyes” serisinden seçtiğim bu fotoğraf tam da bahsettiğim o “çizgi” üzerinde. Fotoğrafa baktığımızda; bir masa ve üç sandalye. Hadiseye kıyısından dâhil olmak ve olmamak arasında sıkışmış yarısı kadrajda olan iki sandalye daha ve bir sırt çantası. Fotoğrafın odağından uzaklaştıran ön katmandaki yarım sandalyeyi kenara çekip, arkadaki masaya oturma isteği uyandırıyor. Eğer sırt çantası, tamamıyla kadrajın dışında kalsaydı ve öndeki sandalye de yerini alarak biraz daha kendisini gösterseydi hikâye bambaşka olabilirdi. Ancak bu sefer Sümeyra’nın hafızasından süzülen gölgeler gerçekten bizi, fotoğrafçının yolculuğuna götürür müydü, bilemiyorum. 

Masa ve üç sandalye fotoğrafı, tam da o anı hiç bozmadan kaydedilmesi gerektiğini söylüyor. Fotoğrafın Sümeyra ile olan ilişkisinde kendisinin hafızasından düşen gölgelerini olduğu gibi seyrediyoruz, Sümeyra’nın fotoğraflarında. Gölgenin altında birbirine temas eden anlatılar ise bizlerin merakıyla -tıpkı önde duran sandalyeyi kenara itme hissiyatı gibi- daha da derinleşiyor. Masa başında toplanan üç insanı hayal etmek ise izleyicinin öznelinde. Yine de insan Zeynep Günsür Yüceil’in bir sergisinde okuduğu şu sözleri hatırlamadan edemiyor.
“Sanki konuşulamayan, tabulaştırılmış, saklı bir geçmişe ait tozları sessizce örtüp, üzerine bastığımız yumuşak ve sıcak zemini kabartıyor.” Ve masadan Jean Amery’in anlamlı bir sözü ile ayrılır. “Geçmiş yıkıntılar arasında kalmıştı ve insan artık kim olduğunu hatırlamıyordu.” 

Fotoğrafçı Sümeyra Sancaktutan, aynı zaman yeni bir proje üzerinde çalışıyor. Yakın tarihte ise Kadir Has Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı bölümü 2023-24 yıl sonu  “OCULUS III: Kendilik Örüntüleri” adlı sergisinde iki adet fotoğrafı sergilenecek. Sergi 30.05.24 – 29.06.24 tarihleri arasında The Wall Art Gallery’de gösterimde olacak. Mutlaka sergiyi görmeli ve Sümeyra ile tanışmalısınız. 

Sümeyra Sancaktutan’nın portfolyo odasını ziyaret etmek isterseniz açık adresini de ekliyorum. Diğer çalışmalarını incelemek için: Behance 

Öneri Fotoğrafçılar;

Deirdre O’Mahony

Eabha Campbell

Alex Sinclair

Aoife Herrity 

Nazlı Yıldırım

Ankara doğumlu olan Nazlı Yıldırım, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde okudu. İlk olarak öğretmenlik yaptıktan sonra yayıncılık sektörüne editör olarak geçti. Makaleleri, Yunanistan, Belçika ve Türkiye’deki çeşitli dergilerde, gazetelerde ve çevrimiçi platformlarda yayımlandı. Fotoğrafçılık kariyerinde, ilk fotoğraf fanzini “Hayret”i yayımladı. 2019’da eserleri “1+1 Birlikte Güçlüyüz!” sergisinde yer aldı. İkinci fotoğraf fanzini 2021’de Fail Books işbirliğiyle yayımlandı. Nazlı Yıldırım’ın ilk fotoğraf kitabı “Seninle Başım Dertte” 2023’te Onagöre Yayınları tarafından yayımlandı. İlk romanı “Deli Bir Düştü Rosa!” Anima Yayınları etiketiyle okuyucusuyla buluştu. Sanatında kişisel deneyimlerinden yola çıkarak aidiyet ve ayrımcılık temalarını keşfetmektedir. Eserlerinde, sınıf, kültür, cinsiyet, cinsel kimlik ve aile dinamiklerinin toplumlar üzerindeki etkilerini belgeliyor. Özellikle cinsiyet, kültürel kimlik, ayrımcılık ve LGBTI+ topluluklarının deneyimlerine odaklanmaktadır. Şu an İrlanda’da sanatsal çalışmalarına devam etmektedir.