You are currently viewing Derneklere Sorduk: Antalya Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği

Derneklere Sorduk: Antalya Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği

S.1: Derneğinizin kuruluş hikâyesini ve bu sürecin arka planını bizimle paylaşır mısınız?

70’li yıllarda bireysel boyutta devam eden etkinlikler 80’li yıllarda Erhan Bayramoğlu’nun Belediye Kültür Müdürlüğünde ilk fotoğraf seminerini başlatması ile fotoğrafa meraklı ve yatkın olanları bir araya getirmekte yararlı oldu. Birkaç sene sonra Yaşar Gürler, Hatice Boztepe, Erhan Bayramoğlu, Safai Özer ve Ali İhsan Görmez’den oluşan grup “GRUP A”adı ile bir araya gelerek ilk karma fotoğraf sergisini açtılar.

1986 yılında bu gruba Tufan Dağıstanlı, Akın Savaşeri, Himmet Öcal da katılarak ANFAD resmen kurulmuş oldu. Derneğin ilk başkanı Safai Özer oldu. Böylece Antalya’da karma fotoğraf sergileri, dernek ve kültür mekânlarında slayt gösterileri, diğer illere ve yakın çevredeki köylere kadar uzanan sergiler, fotoğraf foto safarileri dönemi başlamış oldu. Daha sonraki yıllarda Türkiye’de ilk defa ANFAD’ın özverili çalışmalarla başlattığı ulusal saydam şölenleri de Antalya’lı sanat severlerle buluştu.

Safai Özer’in ardından Önder Afşarkoca, Sezai Öcal Battal, Mustafa Kılıçaslan ve Timurtaş Onan, Ömer Faruk Gülşen, Gülden Özenli, Canan Özal,  Burcu Uysal, ve Mustafa Mutlutürk, dernek başkanlığında görev alıp dernek yaşamına özveri ve emeklerini kattılar. Mehmet Boyacı hâlen dernek başkanlığı görevini devam ettirmektedir.

Bugünkü fotoğraf etkinlikleri ve yer aldığı mekânla geçen yıllara kıyaslandığında oldukça ileri bir noktadadır. ANFAD günümüzde de ulusal fotoğraf günleri, fotoğraf gezileri, slayt gösterileri, fotoğraf sergileri, temel fotoğrafçılık kursları, ileri fotoğrafçılık kursları, temel photoshop kursları, foto kritikler, kısa film gösterileri, düzenlediği fotoğraf yarışmalarıyla, fotoğraf tekniği, teorisi, estetiği, geçmiş ve gelecek boyutu ile ilgilenen ve bu konuya ilgi duyan bireylere, bizden destek almayı isteyen kamu kurum ve kuruluşlarına kapısını açık tutan bir halk kuruluşu olarak yaşama devam etmektedir.

ANFAD Antalya Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği, 2003 yılında kurulan TFSF Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu’nun Kurucu üyelerindendir.

S.2: Genellikle bir boşluğu doldurmak amacıyla dernekler kurulmaktadır. Türkiye fotoğrafçılığı alanında hangi eksikliği veya ihtiyacı gözlemleyerek derneğinizi kurmaya karar verdiniz?

70’li yıllarda bireysel olarak fotoğrafa ilgi duyanların, 80’li yıllarda bir araya gelerek fotoğrafa ilgi duyan kişileri bir araya getirmek, bu alanda farkındalık yaratmayı amaçlayarak daha çok kitlelere ulaşma isteği ile bu dernek kurulmaya karar verilmiş ve 1986 yılında bu yola dernek çatısı altında devam edilmiş.

S.3: Türkiye’nin fotoğraf tarihine yakından baktığımızda, belirli dönemlerde ciddi bir görünürlük ve ilgili çalışmalar gözlemliyoruz. Ancak yakın tarihte, özellikle genç fotoğrafçıların kendilerini duyuramaması ve yenilikçi adımlar atılamaması gibi durgunluk ve gerileme döngüleri dikkat çekiyor. Derneğiniz, bu döngüyü kırmak için ne tür faaliyetler yürütmektedir?

Bu konudan biz de nasibimizi alarak olumsuz yönde etkileniyoruz. Sosyal medyanın son zamanlarda etkin şekilde kullanılması ve cep telefonlarının fotoğraf ve video çekme yeteneklerinin hızlı bir şekilde sosyal medya üzerinde paylaşılması, fotoğraf kirliliğini aşırı şekilde körüklemesiyle ikinci olarak da ailelerin ekonomik durumları ve Türk lirasının döviz bazında çok geride kalması bu profesyonel makinalara ulaşmayı zorlaştırmakta ve gençlerin profesyonel makinalarla çekimi olumsuz etkilemiştir. Bir diğer husus da toplumun aşırı tüketici olması sebebi ile gençleri uzun soluklu eğitimlerde bir araya getirmek her geçen gün biraz daha zorlaştırmakta, bu sebeplerle biz dernekler olarak gençleri derneklere çekmekte çok zorlanıyoruz. 

S.4: Türkiye’deki derneklerin konumuna baktığımızda, çoğunlukla erişilebilirlik ve hızlı yükseliş sağlayan bir güç olduğunu görüyoruz. Ancak, bu gücün genellikle aynı isimler üzerinde yoğunlaştığını ve yeni fotoğrafçılar için alan açmada yeterince kullanılmadığını düşünüyoruz. Bu konuda bir öz eleştiri yaparak, neden bu gücü yeni fotoğrafçılar için daha fazla kullanmadığınızı değerlendirir misiniz?

Biz ANFAD olarak bu sanat dalını gençlere yönlendirmeye çalışıyoruz ve hatta Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü hocalarımızla da defalarca bu konu üzerinde görüşmeler yaptık. Üniversite ve ANFAD olarak ortak çalışmalar yapmak için çaba gösterdik ama pek başarılı olamadık. Bir ara bu döngüyü kırar gibi olduk ama yine de gerçek bir başarı elde edemedik. Ama azimliyiz, çalışmalarımıza devam ediyoruz.

S.5: Fotoğraf yarışmalarında dikkatimizi çeken bir unsur var: Çeşitli yarışmalara hep aynı fotoğraf ile katılım sağlayan fotoğrafçılar görüyoruz. Sizce bu yarışmalar, Türkiye fotoğraf tarihinin, özellikle günümüzün tarihine, gelişimine katkıda bulunuyor mu? Bu yarışmalar, fotoğrafçılar için bir motivasyon kaynağı mı yoksa sadece bir gelir kapısı mı?

Evet böyle bir döngü var, yarışmaları takip eden ve hatta yarışma jürilerine göre fotoğraf gönderen ve yine bu tarz kişilerin aynı fotoğrafları defalarca her yarışmaya göndermeleri jürileri de olumsuz etkilemekte. Ben TFSF Yarışmalar temsilcisiyim, bu tür fotoğraflarla sıkça karşılaşıyoruz. Bu durum bizleri de olumsuz etkiliyor. Yarışma şartnamelerinde ödül almamış olma şerhi olmasına rağmen bazı yarışmacılar bu fotoğraflarını yüklemeye devam ediyorlar. “Yarışmacı Fotoğrafçılar” bu durumu gelir kapısı olarak gördüklerini düşünüyorum.

S.6: Çeşitli fotoğraf kurumlarının verdiği unvanların fotoğrafçılar üzerindeki etkilerinden bahsedebilir misiniz? Bir fotoğrafçı olarak tanınabilmek için bu unvanlara sahip olmak şart mı? Unvanlar olmadan da ‘fotoğrafçı’ olunamaz mı?

Fotoğraf çekmek bir yetenek, bir görüş, bir yaşam tarzı, makinalar sadece birer araç. İyi fotoğraf çekmek için herhangi bir unvana bence gerek yok. Fotoğrafı unvanlar değil, fotoğrafçı çeker. Anı en iyi yaşayan, en iyi etüt eden, en iyi hazırlanan ve o anda orada olan fotoğrafçı en iyi fotoğrafı çeker.

S.7:  Günümüzde art arda bağımsız atölyeler açılmaya başladı. Derneklerin tamamlayamadığı ya da yetişemediği noktalardan doğan bu atölyelerin sayısının artması hakkında ne düşünüyorsunuz? Derneklerde de benzer atölyeler düzenlenebilir. Yeni akımlar, teknikler, çağdaş sokak fotoğrafçılığı, soyut ve soyutlama gibi çalışmalar/atölyeler konusunda derneklerde neler yapılabilir? Bu konuda düşünceleriniz nelerdir?

Fotoğraf için yapılan her etkinliğin arkasındayız ve destekliyoruz. ANFAD olarak bu konuya çok önem veriyoruz. Zaman zaman bu atölyeleri biz de yapıyoruz. Üyelerimiz bu tarz atölyelere çok sıcak bakıyorlar, fotoğraf çekim gezilerimiz de bizler için birer atölye niteliği taşıyor. O günü veya o hafta sonunu fotoğrafla geçirmek, hayatın stresinden uzaklaşmak ve fotoğrafla yatıp fotoğrafla kalkmak bizlere büyük bir enerji veriyor ve hatta bir sonraki gezi için can atıyoruz. Son zamanda yaşadığımız pandemi bizleri çok olumsuz etkiledi, yeni yeni ısınıyoruz. Atölye çalışmalarımıza ve fotoğraf gezilerimize hızla başlayarak devam etmeyi dört gözle bekliyoruz ve bu konuda gerekli görüşmelerimizi ve araştırmalarımızı gezilecek yerlerin analizlerini yapıyoruz.

TEŞEKKÜRLER!

Aralık Mag., yeni blog röportaj serisi ‘Derneklere Sorduk’ ile Türkiye’de bir ilke imza atıyor. Bu yenilikçi seride, derneklerin faaliyetlerini ve karşılaştıkları zorlukları daha iyi anlamak amacıyla aklımıza takılan soruları derneklere yönelteceğiz. Fotoğraf sanatının gelişimine katkıda bulunmayı hedefleyen bu serimizde, hem derneklerin işleyişine ışık tutmayı hem de okuyucularımıza değerli bilgiler sunmayı amaçlıyoruz.

“Derneklere Sorduk” röportaj serisinin sorularını hazırlayan Bahar Saner‘e, röportajın redaksiyonu için Cemre Tosun ve İlker Şimşekcan‘a, yayıma hazırlayan Nazlı Yıldırım‘a teşekkür ederiz.