Gerçek mi seni özgür kılar?
Gerçek seni mi özgür kılar?
Gerçek seni özgür mü kılar?
Gerçek seni özgür kılar mı?
Dijital çağ sadece günlük pratiklerimizde değil sosyal, ekonomik, politik, kültürel pek çok alanda da köklü değişikliklere sebep olmakta, alışkanlıklarımızı ve hayatımızı dönüştürmektedir. Fotoğrafla beraber hareketli görüntünün icadı ve resmi olarak ilan edilmesinin üzerinden neredeyse iki asır geçti. Görme biçimleri değişti, teknik değişti, dünyayı, yaşamı ve olayları algılama biçimlerimiz değişti. Ancak fotoğrafın temsil kabiliyeti üzerindeki tartışmalar ve araştırmalar hız kesmeden devam etti. Fotoğrafın gerçekliği temsil etme yetisi modern görme biçimleri ile her ne kadar üslup değiştirdi ise de gündemini ve önemini korumaya devam etti. Esra Pekdemir Aşkan bu değişimi ‘’Post Fotoğraf’’ kitabında şöyle anlatır: ‘’Fotoğraf ve gerçek ilişkisinin sabit olmamasının temel nedeni her çağın düşünce rejiminin farklı olmasıdır. Bir diğer deyişle, değişen düşünce anlayışları fotoğrafın gerçeklikle kurduğu ilişkiye dair farklı bakış açıları geliştirmiştir.’’ Çalışmalarında gerçeklikle kurduğu ilişkiyi fotoğrafın temsil kabiliyeti üzerinden farklı yaklaşımlarla anlatan, fotojurnalizmden belgesel fotoğrafçılığına, oradan da postmodern bir yaklaşımla daha sanatsal ve kavramsal içerikler üreterek fotoğrafın gerçeği nasıl ve ne kadar temsil ettiğini izleyici ile buluşturan önemli isimlerden biri de Luc Delahaye’dir.

BİR FOTOĞRAFÇI
Luc Delahaye 1962 doğumlu, kariyerine foto muhabiri olarak başlayan, çatışma, savaş, dünya olayları veya toplumsal sorunları tasvir eden büyük ölçekli renkli çalışmalarıyla tanınan bir Fransız fotoğrafçıdır. Savaş fotoğrafçılığında uzmanlaşarak Bosna, Lübnan, Afganistan, Ruanda, İsrail, Filistin, Körfez ve Çeçenistan’daki çatışmaları fotoğraflamıştır. 1994’ten 2004’e kadar Magnum Photos ajansının üyesi olan Delahaye, 2004’den sonra bağımsız olarak çalışmalarına devam etmiştir.
1990’ların başında, belgesel fotoğrafçısı Walker Evans‘tan ilham alan Delahaye, seri projeler üzerinde çalışmaya başlamış, Fransa’da birkaç belgesel portre serisi gerçekleştirmiş ve 1998 kışında ülkenin ekonomik krizinin toplumsal sonuçlarını
fotoğraflamak için Rusya’ya gitmiştir.
Sanatçının Afganistan’daki bir Taliban kurbanının fotoğrafı, Lahey’de yargılanan Slobodan Miloseviç fotoğrafı ve ABD işgalinden kısa bir süre sonra Bağdat’ın merkezinde çektiği fotoğraflar tüm dünyada epey ses getirmiş olan karelerdir. Ayrıca Dünya Ekonomik Forumu, BM Güvenlik Konseyi ve OPEC gibi iyi bilinen ancak çoğu zaman görülmeyen kurumların toplantılarını da görüntülemiş ve bu görüntülerin ilk seçkisi 2003 yılında ‘’History’’ adıyla yayınlanmıştır. Bu kitabı haricinde altı kitabı daha baskı yapmıştır. Bunlar arasından ’’Portrait’’ evsiz insanların fotoğraf kabininde çekilmiş portrelerinden teşkildir; ‘’L’Autre’’ Paris metrosunda gizli kamerayla çekilmiş bir dizi samimi portreden oluşan projesidir ve ‘’Winterreise’’ ise Rusya’daki ekonomik bunalımın toplumsal sonuçlarını araştırdığı, ülkede şehirler arası seyahetleri sırasında çektiği fotoğraflardan oluşur. Delahaye bu proje esnasında aylarca seyahat ettiğini ve Rusya’nın alt sınıflarıyla beraber vakit geçirdiğini söyler ve çoğunlukla kulübelerde kalarak zor şartlar altında yaşadığı tecrübeleri anlatır.
Luc Delahaye’nin fotoğrafları dramatik yoğunluk ve anlatı yapısıyla dengelenen bir belgesel yaklaşımdır. Fotoğraflar doğrudanlık ve zengin detaylarla karakterize edilir. Haber fotoğraflarında sık görülen olay yerine olan tehlikeli yakınlığı, sıcak çatışmaların içinde bulunması, hatta olay bölgelerine paraşütle atlayarak inmesi, savaş alanlarında çelik yelek giymemesi ve olayı görüntülemede kullandığı doğrudan ve gerçekçi yaklaşım zaman zaman fotoğrafçının kendi varlığını sorgulama mı yoksa gerçekle kurduğu farklı bir entellüektüel bakış mı olduğu tartışılmıştır. Fotoğrafçının ilk zamanlarında görülen tarzı doğrudan belgesel yaklaşımdır. Belgesel yaklaşım pratiği belli bir konu etrafında (savaş, göç, sömürge, politik meseleler, yoksulluk, kadın-çocuk ve insan hakları, çevresel ve iklimsel felaketler, şiddet vs.) şekillenen uzun süreli ve fotoğrafçının konuya tarafsız bir bakış açısıyla yaklaşmasının beklendiği fotoğraf projeleridir. 2001 yılında Luc Delahaye’nin tarzında radikal bir değişim farkedilir. Belgesel fotoğrafın sınırlarını genişleten, fotoğrafçının kendini hissettirdiği post- belgesel yaklaşım görülür. Nadir Buçan post belgeselin tarihiyle beraber geniş tanımını yaptığı ‘’Post Belgesl Fotoğraf; Belgesel Fotoğrafın Değişen Sınırları’’ isimli kitabında geleneksel belgesel fotoğrafçılığın yetersizliklerinin, yapmak isteyip de yapamadıklarının keşfedilmesi sonucu post belgesel anlayışının gelişimini, zaman, mekan ve olay algısının fotoğrafçının kendi seçimi ve bakış açısıyla nasıl şekillendiğini ayrıntılı olarak anlatır. Delahaye’nin de benzer sebeplerden kamerasını yine belgesel çalışmalar kapsamında ama daha sanatsal bir bakış açısıyla kullanmaya başlaması en çok ‘’Winterreise’’ çalışmasında izleyici karşısına çıkar.

BİR KİTAP
‘’Winterreise’’ kitabı fotoğrafçının deyişiyle ‘’hüzünlü bir yol hikayesi’’dir. 12 Kasım 1998-7 Mart 1999 tarihleri arasında Trans Sibirya Demiryolunu takip ederek tren yolculuğu yaptığı ve on beş farklı şehirde çektiği fotoğraflardan oluşur. Renkli fotoğraflardan oluşan kitapta renk alışılmadık derecede yoğun kullanılmıştır. Bu seyahatte fotoğrafçıya arkadaşı olan bir Rus yazar eşlik eder. Komünizm sonrası Rusya’yı etkisi altına alan değişimler sırasında Rus halkının sıkıntılarını ve sefaletini
belgeler.
Kitap, kış aylarında Rusya’nın kırsalında ve banliyölerinde çekilmiş karanlık, dramatik, hem güzel hem hüzünlü olarak tanımlanabilecek fotoğraflardan oluşur. Ülkenin o dönem geçirdiği ahlaki ve toplumsal krizin gün yüzüne çıkmamış manzaralarını fotoğraflar. İşsiz erkekler, işlevsiz aileler, ortak noktaları sadece alkolizm olan çiftler, uyuşturucu bağımlıları ve kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kalan veya çoktan umutsuz bir gerçekliğin kurbanı olmuş çocukları görüntüler. Fotoğrafçı saatlerce sessizce oturup yabancıların özel ortamlarını gözlemlediğini söyler; “Ben her zaman oradaydım. O ana kadar, hatta o anın ötesinde, orada bulunmanın gerçekten anlam kazandığı ana kadar.” Sıradan insanların evlerinin içine, yaşam alanlarına yakından bakmasının yanısıra yol üzerinde kaydettiği doğa manzaraları ve ağaçların oluşturduğu dokulu kompozisyonlar da oldukça etkileyicidir. Delahaye, güzelliği ve hüznü eşit ölçüde yansıttığı çalışmasında hayatın dramatik yönünü sanatsal bir ifadeyle samimi, dokunaklı ve gerçekçi olarak yansıtmış, bir dönemin açıklayıcı bir portresini oluşturmuştur. ”Buraya bir yabancı olarak geldim, bir yabancı olarak ayrılıyorum.” diyen fotoğrafçının bu seride belgesel ve sanatsal fotoğrafçılık arasındaki boşluğu kapatmaya çalıştığını söylemek pek yanlış olmayacaktır.



BİR FOTOĞRAF
Luc Delahaye’nin üzerinde en çok konuşulan fotoğraflarından birisi 2004 Dünya Ekonomik Forumu sırasında İsviçre, Davos’taki Hotel Belvedere’de George Soros ve Pervez Müşerref tarafından verilen ‘’Belvedere’de Öğle Yemeği’’ isimli fotoğraf olsa da, Pariste sergilenmesinden itibaren fotoğraf eleştirmenlerinin en etkileyici bulduğu başka bir fotoğrafı daha vardır: ‘’Dubai’de Uyuyan Adam.’’ 2008 yılında çekilmiş fotoğrafta ön planda, yerde, görünüşe göre toprak bir yolun kenarında, kumların üzerinde yan yatmış, derin uyuyan yıpranmış bir erkek göçmen işçiyi görürüz. Kırmızımsı bir gömlek, kargo pantolon ve kauçuk tabanlı sandaletler giymektedir; ayrıca bir saat ve bir alyans takmaktadır. Arka planda yükselen elektrik direkleri, elektrik santrali ve endüstriyel bacaların yükseldiği emirlik görünür. Delahaye bunu sergideki en büyük baskılı fotoğraf haline getirmiştir ve bunun sonucunda uyuyan adam gerçek boyutlarında görünmektedir. Fotoğraftaki gerilim ve tehlike duygusu kumların üzerindeki lastik izlerinin doğrudan işçinin vücudunun altında uzanmasıyla hissedilir. Delahaye’nin çarpıcı fotoğraflarında, tanımlayıcı başlıkları dışında, nerede çekildiklerini ortaya koyan neredeyse hiçbir şey yoktur. Burada da yabancı işçilerin acımasızca sömürüldüğü gösterişli Orta Doğu vahalarının karanlık yüzünü mü anlatıyor? Hayatın varoluş sancılarını mı sorguluyor? Arkadaki minicik şehir silüeti ile önde yatan adam arasındaki elektrik
direklerinin nasıl bir kavramsal boşluğu doldurduğu sorusunu mu akla getiriyor? Sosyo-ekonomik sorunlar, etnik kimlik meseleleri, yeryüzü kaynaklarının eşitsiz dağılımı, medeniyet ve insanlık ilişkisi, modernizmle hümanizmin karşı karşıya
geldiği noktaları izleyicinin yorumuna bırakır.

Luc Delahaye’nin fotoğrafları, çoğunlukla güncel olayları sahneleyen, modern dünyanın ve çağdaş yaklaşımların bir yorumunu sunar. Belgeselden kaynaklansalar da, konu olarak iyi işlenmiş ve üzerinde düşünülmüş kompozisyonlardır. Fotoğraflar açık ve şiirseldir, izleyiciye dünyanın karmaşık bir deneyimini sunar. Delahaye, hem anlatı hem biçimsel olarak gerilimlerin, estetik ve politik çıkarların birleştiği noktaları kadrajlar. Çoğunlukla baskıları çok büyük boyutludur. Delahaye’nin bu büyük boyutlu fotoğrafları izleyiciyi içine çeker ve sayısız ayrıntının yakından incelenmesine olanak sağlar. Fotoğraf karesinde tasvir edilen olayların doluluğu ve karmaşıklığı izleyicileri ayrıntılara dalmaya davet eder. Gereksiz duygusallıktan veya politik gösterişten kaçınır, sanatsal bakış açısında bile fotoğrafçının tarafsız duruşu hissedilir. Gerçeklik ile hayal arasındaki, fotoğrafın temsil yönü ile sanatsal yetisi arasındaki sınırları araştırırken yakın tarihin önemli bir kaydını oluşturur ve sanat, tarih, bilgi ve gerçeklik arasındaki ilişkiler üzerine düşünmeye teşvik eder. Fotoğraflar izleyiciye tarihsel gerçeklik ve estetik yaklaşımın kesiştiği noktayı gösterir. Luc Delahaye, gerçekliğin sık sık kostüm değiştirdiği günümüzde bir simülasyon içinde olduğumuzu hatırlatır gibi yaşamın gerçekliğinden kavramsal sahnelere yönelen bir kariyerin başarılı ve özgün bir temsilcisidir.
‘’Fotoğrafçılığın oldukça güzel bir yanı var: Benliğin dünyayla yeniden birleşmesine, gerçeklikle bir bütünlük yakalamasına olanak sağlıyor.’’
Luc Delahaye
KAYNAKLAR:
Post Fotoğraf-Esra Pekdemir Aşkan
Post Belgesel Fotoğraf-Nadir Buçan
Fotoğraf: Anahtar Kavramlar-David Bate
https://byfrenchies.com/
https://www.artforum.com/
https://www.leica-oskar-barnack-award.com/