You are currently viewing Fotoğrafın Yolculuğu 5 – Dada Hareketi

Fotoğrafın Yolculuğu 5 – Dada Hareketi

Fotoğrafın Yolculuğu serisinde fotoğraf ile birçok farklı sanat hareketinin kesiştiği duraklara uğramaya çalıştık. Bu yazıda ise kendini “sanat karşıtı” olarak nitelendiren bir hareket olan Dadaizm ve onunla ortaya çıkan fotomontaj durağında duracağız.

Temmuz 1914’te Avusturya ve Sırbistan arasında başlayan savaş, Kasım 1914’te neredeyse bütün Avrupa’ya yayılmıştı. Avrupa’daki (özellikle Almanya’daki) sanat ve bilim alanında üne sahip birçok aydın bu savaşın gerekliliğini savunmuşlardı. Savaşın hızlanmasıyla savaş karşıtları üzerinde oluşan baskı ve zorunlu askerlik hizmetleri gibi nedenlerle savaş karşıtı aydınlar kendi ülkelerinden ayrılmak durumunda kalmışlardı. Bu şartların kaçınılmaz baskısıyla Emmy Hennings, Hugo Ball, Jean (Hans) Arp, Marcel Janco, Richard Huelsenbeck, Walter Serner ve Tristan Tzara gibi birçok farklı ülkeden isim savaşta tarafsız kalan İsviçre’nin Zürih kentinde bir araya geldiler. Faklı disiplinlerden ve farklı ülkelerden olan ancak Zürih’te bir araya gelen sanatçılar, savaş karşıtlığı etrafında birleştiler.

Değindiğim gibi dönemin aydın sanatçılarının savaşı desteklemeleri ve savaşın aşırı rasyonelliğe dayanan realizm ve endüstriyel devrimin bir sonucu olarak görülmesi nedeniyle savaş karşıtı sanatçılar tam olarak “sanat karşıtı” bir hareket ortaya çıkardılar. Jean Arp sanat karşıtlığını su sözlerle ifade etmiştir; “Dada, doğa gibi anlamsızdır. Dada doğadan yanadır ve sanata karşıdır.

Ayrıca bu hareket sadece savaş ve sanat karşıtı değildi; aynı zamanda burjuva karşıtı, milliyetçilik karşıtı, düzen karşıtı, müzecilik karşıtı, materyalizm karşıtıydı. Dadacılar bu hareketi ideallerden ve geleneklerden kopuşu simgeleyen bir ruh hali olarak tanımlamışlardır. Richard Huelsenbeck, Dada hareketiyle ilgi olarak şunları söylemiştir; “Dada, yüreklilik, küçümseme, üstünlük, devrimci karşı koyuş; egemen mantığın, toplumdaki hiyerarşinin yok edilmesi, tarihin yadsınması, köktenci bir özgürlük, anarşi, burjuvanın yok edilmesi anlamına gelir.

Dada hareketi Zürih’teki bu entelektüel ortam içerisinde oluşmuştur, ancak özellikle başlangıcı olarak Hugo Ball’ın Şubat 1916’da “Cabaret Voltaire” adlı gece kulübünü açması ve burada gösteriler yapılması kabul edilmektedir. Cabaret Voltaire; sergiler, tiyatrolar, şiir dinletileri, okumalar gibi birçok etkinlik ile ünlenmiştir. Hugo Ball gece kulübünün açılışını şu sözlerle anlatmıştır; “Lokal tümüyle dolmuş birçokları yer bulamamıştı. Saat 6’ya doğru çalışmaların hızla sürdüğü ve fütürist afişlerin yapıştırıldığı bir anda koltukları altında çanta ve resimler bulunan, dış görünüşleri açısından Doğululara benzettiğimiz dört kişilik bir delegasyon girdi içeriye. Girer girmez selamlamak amacıyla birçok kez eğilmelerinden alçak gönüllü oldukları belli oluyordu. Kendilerini tanıttılar: Marcel Janco, Tristan Tzara, Georg Janco da adını unuttuğum dördüncü bir bey idiler. Rastlantı sonucu Hans Arp oradaydı ve pek fazla sözcüğe gerek kalmadan anlaştık. Hemen sonra Janco’nun eli açık baş melekleri diğer resimlerin yanında yerini almıştı ve Tzara daha aynı akşam sempatik bir biçimde pantolonunun cebinden çıkardığı eski biçemle yazılmış olan dizelerini okudu.

Dada isminin nereden geldiği tam olarak bilinmemesine rağmen birçok farklı rivayet bulunmaktadır. En çok üzerinde durulan rivayet Fransızca sözlüğü rastgele açarak, açılan sayfadaki kelimeyi seçmeleridir. Diğer güçlü bir rivayet ise Dadacıların rasyonellik karşıtlıklarının yanında aynı zamanda anlama karşı da oldukları ve hareketlerine isim verirken doğrudan anlamlı bir kelime seçmemeleridir.

Cabaret Voltaire Açılış İlanı, Marcel Slodki, 1916.

Dada ve Sanat Karşıtlığı

Sanat karşıtı bir hareket olarak kendini tanımlayan Dadaizm nasıl olur da bir sanat hareketi olabilir? Dadaizm’in karşı olduğu o güne kadar var olan sanat anlayışıydı. İnsanlığı geldiği noktanın ve savaşın arkasında rasyonelliği ve buna dayalı endüstri devrimi ve realizmi görmekteydiler. Bunun üzerinde dönemin sanatçılarının büyük bir kısmının savaş yanlısı tutumu bu karşıtlığı desteklemiştir. Asıl amaçları irrasyonellikle ortaya koydukları eserlerle şok etkisi uyandırarak hayatı sorgulatmak olmuştur. Savaş sonrası Dadacılar Fransa, Almaya ve ABD’ye gitmişler ve gittikleri yerlerde de eserler ortaya koymuşlardır.

Dadaist irrasyonel eserlerden bazı örnekler verecek olursak ilk olarak Tristan Tzara’nın şiirlerini ele alabiliriz. Tzara, Cabaret Voltaire’de şiir dinletileri yapmış, hatta Dadaist şiir yazma kılavuzu çıkarmıştır. Bu kılavuzdaki şiir yazma tarifi; bir gazete almak, kelimeleri kesip bir torbaya doldurmak, rastgele kelimeler seçmek ve o kelimeleri yan yana koyup okumak şeklindedir. Hugo Ball ise hem Dadaist tiyatrolar yazmış, tiyatrolarda oynamış hem de şiirler dinletileri yapmıştır. Dadaist şiire en iyi örnek 1917 yılındaki Cabaret Voltaire’deki Hugo Ball’ın şu kaydıdır:

Fotomontaj, Propaganda ve John Heartfield

Savaş sonrası Berlin’e giden Dadaistler 1920’de ilk uluslararası Dada sanat fuarını gerçekleştirdiler. Bu Dadaistler arasında John Heartfield da vardı ve Rudolf Schlichter ile gerçek boyutlu bir asker maketini tavanda sergilemişlerdi. Ayrıca bazı sanat tarihçileri tarafından Berlin’deki bu Dadaist grup fotomontajın da mucidi yada onun dönüştürücüsü sayılmaktadırlar. Gazete ve dergilerden alınan görüntüleri birbirleriyle kolajlayarak yeni bir bakış açısı oluşturmuşlardır. Bu da özellikle politik mesaj içeren eserlerin üretimini kolaylaştırmıştır. Elbette edebi eserleri ve şiirleri bile parçalayarak bir nevi dilsel kolaj oluşturan Dadaizmin fotomontajla kolajlar oluşturması bit tesadüf değildir.

John Heartfield modern fotomontajın öncülerinden kabul edilmektedir. Asıl adı Helmut Herzfeld’dir ancak Hitler ve Alman ordusu karşıtlığı nedeniyle ismini John Heartfield olarak değiştirmiştir. Özellikle 1927-37 yılları arası Hitler karşıtı fotomontajlarıyla büyük bir üne kavuşmuş, aynı zamanda fotomontajın
propaganda içindeki önemini göstermiştir. Kendi değimiyle fotomontajlar ile politikacıların gerçekleri karatma ve gizlemelerinin karşısında hakikati göstermektedir.

Bürgerblatt’ı Okuyan Herkes Kör Ve Sağır Olur” (“Wer Bürgerblatter Liest Wird Blind Und Taub”), John Heartfield, 1930.

John Berger, Heartfield için şunları söyler; “Heartfield’ın en başarılı işlerinin belirgin özelliği nedir? Fotomontajı kullanmaktaki mahareti ve özgünlüğü elbette. Heartfield’ ın ellerinde bu teknik ustalıklı olduğu kadar canlı bir politik eğitim aracına, daha kesin bir ifadeyle Marksist bir eğitim aracına dönüşür.

Heartfield politik duruşu ve çocuk yaşlarından itibaren çalışmak zorunda olarak işçi sınıfı ile iç içe oluşu nedeniyle “montajcı dada” anlamındaki “monteurdada” sözcüğünü işçi tulumu anlamındaki “monteuranzüge” sözcüğünden türetmiştir. Onun için önemli olan fotomontajların sanatsal yönü değildir,
hatta bu sanatsal yaklaşımdan rahatsızdır. O faşizm karşıtı propaganda ile ilgilenmektedir. İşte tam da “Hitler selamının anlamı: Küçük adam büyük hediyeler ister. Slogan: Milyonlar arkamda!” bu ilgisinin eseridir. 

Hitler selamının anlamı: Küçük adam büyük hediyeler ister. Slogan: Milyonlar arkamda!” (“Der Sinn Des Hitlergrusses: Kleiner Mann bittet um grosse Gaben. Motto: Millonen Stehen Hinter Mir!”), John Heartfield, 1932.

"Gerçek Dadacı Dada'ya karşı olandır!"

Dada hareketi 1920’ler sonrası ortadan kalktı. Özellikle Berlin grubu Dada hareketinin, karşıtı olduğu düşüncelere dönüşmeye başladığı gerekçesiyle “Gerçek Dadacı Dadaya karşı olandır!” söylemini geliştirdi. Kısa sürede dağılan Dada gruplarından birçok sanatçı sürrealizme dahil oldu. Dada hareketi kendinden sonraki birçok sanat akımının ilk düşünce kıvılcımlarında açıktan ya da gizli hep yer aldı.

Bu yazıda temel çerçeveyle ön ilgi uyandırmak için dada hareketinden kısa ve öz olarak bahsedilmiştir. Schadograf baskı tekniğini geliştiren Christian Schad, kavramsal sanatın öncülerinden olmuş Marcel Duchamp, fotomontajlarla kolajlar üreten ve bu alanın öncülerinden olan Kurt Schwitters, Francis Picabia, Raoul Hausmann gibi isimlere değinilememiştir. Dada hareketini ayrıntılı incelemek için aşağıda tavsiye edilen kaynaklara göz atabilirsiniz. 

Yararlanılan ve tavsiye edilen kaynaklar:

  1. Dada Manifestoları, Çeviri Melis Oflas, Altıkırkbeş Yayınları.
  2. John Berger, Bir Fotoğrafı Anlamak, Metis Yayınları.
  3. Skop’da 2016 yılında “Dadanın 100. Yılı” başlıklı birçok makale yayınlanmıştır.     https://www.e-skop.com/skoptag/dadanin-100-yili/82200
  4. Derya Şahin, Dada’nın Fotoğraf Anlayışı, İnönü Üniversitesi Kültür ve Sanat Dergisi, Cilt:1, Sayı.5.
  5. Nazan İpşiroğlu ve Mezher İpşiroğlu,Sanatta Devrim , Hayalperest Kitap.
  6. Susie Hodge, Sanatın Kısa Öyküsü, Hep Kitap Yayınları.
  7. Susie Hodge, Modern Sanatın Kısa Öyküsü, Hep Kitap Yayınları.
  8. https://www.grapheine.com/en/history-of-graphic-design/john-heartfield-photomontage-as-a-political-weapon
  9. https://www.johnheartfield.com/John-Heartfield-Exhibition/about-john-heartfield-photomontages/heartfield-photomontage-dada-political/turkish-political-art-dada-fascist/political-photomontage-bostanci
  10. Osman Erden, Modern Sanatın Kısa Tarihi, Hayalperest Kitap Yayınları.

Muhsin Topdağı

1987 Erzurum doğumludur. Kocaeli Üniversitesi Elektrik Mühendisliği mezunudur. Fotoğrafla lise yıllarında tanışmış olsa da 2019 yılından beri fotoğrafla ilgili okumaya ve fotoğraf üzerine düşünmeye başlamıştır. Artlens Görsel Kültür ve Fotoğraf Atölyesinde temel ve ileri seviye fotoğrafçılık başta olmak üzere çeşitli fotoğraf ve sanat eğitimlerine, Magnum Photos’un düzenlediği How to be a Working Photographer eğitimine ve Atölye 4’33” Kavramsal Fotoğraf eğitimine katıldı. Okudukça, araştırdıkça ve fotoğrafın içine girdikçe çok farklı bir dünya ile karşılaşmış ve bu farklı dünyada kendi yolunu bulmaya çalışmaktadır. 2021 yılından itibaren AralıkMag dergisi bünyesinde blog yazarlığına devam etmektedir.