
İki divan, bir kilim
Duvarda asılı bir elek
İki belik örgü ile
Boyunda asılı bir yürek ömrüm
Maviydim, yerildim
Beyazdım, bulandım
Allandım pullandım
Sığamadım, kuşandım
Kundaklandım kondum
Dilsiz bir çaresizlik tabutuna
Gömüldüm bozkırın çorak toprağına


Kargaları çağırdım
Sağır korkumun ıslığını çalsınlar diye
Kör bir yangındı dizlerimi tutan
İnceden inceye zaman
Oradan buraya, buradan şuraya
Nereye kadar dayanırım oyunu oynar gibi kımıl kımıl akıp durdu içimden
boynumdaki ipi çekerken
Bekledim
Çatlamış avuçlarımdan doğacak gamzeli bir güneşi
Annemin sesi güneşin ebesi…


Doğuyordu
Ağaçları silkeleyen, toprağı çimdikleyen bütün cadı rüzgarların nefesiyle
Hiç geri gelmeyecek bir ömrün yasını
Tuta tuta soğurdum yalnızlığı
Kargalar, ağaçlar, dizlerim, ellerim…
Olanı biteni umarsız dinleyen çocuk bir gökyüzü…


Şimdi
İki belik örgü ile kırmızı bir yelek
Sere serpe uzanmış bir toprak ile
Boynumda asılı bir sandık ömrüm
~ Çiğdem Al ÖZBAKIR


Bozkırın kadınlarına ithafen…
SİVAS, KANGAL,TATLIPINAR KÖYÜ
Eylül’22
CANSU ÖZBAKIR EKŞİ