You are currently viewing LE BALLON ROUGE: KIRMIZI BALON

LE BALLON ROUGE: KIRMIZI BALON

Yönetmen&Senaryo: Albert Lamorisse

Görüntü Yönetmeni: Edmond Sechan

 Müzik: Maurice Le Roux Ses: Pierre Vuillemin

 Kurgu: Pierre Gillette

Oyuncular: Pascal Lamorisse, Georges Sellier, Wladimir Popof, Paul Perey, Renée Marion, Sabine Lamorisse, Michel Pezin

1956 / 34’ / Fransa

“Bir balonun uçmasının ardındaki sebep balonun içindeki hava gazın havadan hafif olmasıdır.” bilgisine sahipseniz artık büyümüşsünüzdür. Çünkü büyümek bir anlamda bilinmezliğin yarattığı gizemin yerini bilmenin verdiği olgunluğun almasıdır.

Yeni Gerçeklik akımının ardından 1950 yıllarında Fransa’da ortaya çıkan Yeni Dalga; stüdyoda çekilen tek tip bir kurgu yansıtmak yerine, hikâye anlatım tarzını benimseyip yaşanılan yerlere Paris sokaklarına inmişti. 1956’da çekilmiş olması ve Yeni Dalga akımı içerisinde değerlendirilebilecek bir film olan Le Ballon Rouge (Kırmızı Balon) En iyi Özgün Senaryo dalında ödül almanın yanı sıra 34 dakikalık kısa film olmasına karşın bu kategori dışında diyalogsuz Oscar kazanabilmiş tek kısa film. Küçük bir çocuğun kırmızı bir balon ile yaşadığı arkadaşlığı anlatan filmin oyuncu kadrosunda yönetmen Albert Lamorisse’nin kendi çocukları yer alıyor.

2. Dünya Savaşı’nın izlerini taşıyan Paris sokaklarında yıkık ve yorgunluğun izlerini taşıyan binalar, işlerine giden insanlar, yeni açılan dükkânlar, savaşın izlerinin hâlâ atlatılmaya çalışıldığı bu sokaklarda geçmişin  karamsarlığını hissederken Pascal’a giydirilen kıyafette olduğu gibi gri…

Sabah, alacakaranlıkta Paris’in en ünlü semtlerinden Montmartre’da küçük bir erkek çocuğu elinde çantası ile okula gitmektedir. Sokakta onu izleyen kedi dışında hiç kimse yoktur. Bu noktada, okul yolu yalnızlık teması ile pekişmiştir. Çocuk sorumluluklar edinmiştir, okula zamanında gitmelidir. Paris’in eski, hiç değişmeyen, kendine özgü sokak fenerleri eşliğinde merdivenlerden inerken onlardan birisine takılmış kocaman kıpkırmızı bir balon görür ve onu lambanın demirinden kurtarır. Balon bir uçan balondur ve işte tam bu sahnede aralarında bir oyun başlar. Balon onun kendisini yakalamasını, ipini tutmasını istemiyormuş gibi yapar. Çocuk onu tutmak ister, balon uzaklaşır; çocuk umursamaz gözükür, balon onu takip eder. Aralarındaki ilişki sanki kovalamaca oynayan, yakalanmak istemeyip de yakalanan iki arkadaş ilişkisi gibidir. Çocuk nihayet saklanır ve aniden ortaya çıkıp balonu ipinden tutar ama otobüse onunla binemez. Çaresizlik içindedir ama yine de hemen çözüm bulur, kırmızı balonu sıkıca tutar ve koşarak okula gider. Bu sahne yeni başlayan bir ilişkinin sıcaklığını ve umutlarını çok güzel yansıtan bir sahnedir.”

Pascal ve Kırmızı Balon, antika eşyaların, resimlerin satıldığı sokaklarda dolaşırlar. Resimler arasında elinde çember tutan bir kız çocuğu portresi de vardır. Burada hoş bir sinema büyüsü olur. Pascal, resimde gördüğü kendinden kuşaklar önceki çemberli kız çocuğunu izlerken biz de Kırmızı Balonlu Pascal’ı izleriz.

Ardından Pascal ve Kırmızı Balon sokaklarda yine arkalı önlü yürürlerken kırmızı balon, küçük bir kız çocuğunun elindeki mavi balonun  peşine takılır. Pascal kırmızı balonu  alıp döner ama bu defa da mavi balon, kırmızı balonun  peşinden gelir. Sonunda kız çocuğu koşarak gelir ve kendi balonunu alır, herkes kendi balonuyla yürür, ayrılırlar… Peki, bu aşk mıdır yoksa öncelikle bizim gibi olanların mı yanında olmak isteriz? Acaba özgürlük isteği mi bulaşıcıdır? Sonunda dostluk mu kazanır ya da hangi tercihler ağır basar? Nereye ait olduğumuzu veya kiminle yürüyeceğimizi belirleyen nedir?

Tesadüfen gelişen bu dostluğun; alışık olduğumuz kalıplarla (insan, hayvan vs.) değil de bir nesneyle iletişim kurması aslında diğerlerinden ayıran ve kısa filmi özgünleştiren şey aslında. Film boyunca otorite olarak simgelenen okul müdürünün kırmızı balonla okula girmesine izin vermemesi, eve döndüğünde  annesi tarafından da veto edilmesi ve arkadaşlarının ilk önce merak ve sonra kıskançlık duygusuyla balonu ele geçirmeye çalışması ve amaçlarına ulaşması.

Anlattığım bu gibi faktörler aralarındaki bu dostluğu alışılmış imgeler yerine, çocuğun gözünden gerçeklik algısıyla sunulmuş olması filmi  diğerlerinden ayırıyor. Son sahne kentin her yerinden renk renk balonlar iplerinden kurtulup özgürce uçmaya başlıyorlar. Özgürce uçan balonlar başkalarının hayallerini, umutlarını, Pascal’ın yalnız olmadığını, hayallerinin peşinden gitmesini aksi hâlde filmin başlangıcındaki o atmosfere geri döneceğini hatırlatır gibi. Bu görüntü  filmin ikonik fotoğraflarından biri de aynı zamanda.

Çocuğun dünyasından anlatılan bu kısa  film toplum, otorite figürleri arasında yaşadığı çatışma, kurmuş olduğu gerçeklik algısının kimse tarafından inanılmaması ama sonunda umudun var olduğunu, aralarındaki bağın kendilerine ait dünyalarında devam ettireceklerini, Paris sokaklarında herkesin görebileceği o manzara ile görüyoruz. Bir çocuğun gözünden toplumsal perspektifi bu kadar güzel anlatan, çocukluğumuzu hatırlatıp umudun hiçbir zaman kaybolmayacağını ikonik sahneler ve simgeler hâlinde anlatan  34 dakikalık kısa film Le Ballon Rouge, her zaman özel bir film olarak kalacak. Hatırlattırdığı ve hatırlamamız gereken birçok şey için…

Kübra Korkmaz

Adım Kübra Korkmaz. 31.12.1999 yılında doğdum. 25 yaşındayım. Ocak ayından itibaren avukatlık ruhsatımı alarak mesleğimi sürdürüyorum. Öncesinde Uludağ Üniversitesi Hukuk(2022) ve aynı zamanda Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi(2021) yıllarında mezun oldum. Fransızca dil eğitimi almak için geçici bir süre Paris’te bulundum. Meslek hayatımda multidisiplinirliği seven biri olarak kendi alanım dışında fotoğraf çekmeyi, dergilerde sanat  yazıları yazmayı seviyorum. Sanat Hukuku Enstitüsü’ne üye olmakla beraber mesleki ve sanat yazıları da yazıyorum diyebilirim. İham kaynağım “John Berger Görme Biçimleri” kitabını okuduktan sonra nesnelere, objektife nasıl bakmam ve anı yakalamam gerektiğini daha iyi anladım. Yurt dışında yeni bir yer keşfettiğimde ilk olarak   mekânlar ve şehrin mimari yapıları dikkatimi çeker, o anı yakalamak deklanşöre basmak hobilerimden biri. Aynı zamanda tenis sporu ile ilgileniyorum. Film izlemeyi çok severim. Özellikle Mubi seçkileri.

Instagram: kubrakrkmaz2

Bir yanıt yazın