You are currently viewing Film Sahneleri Fotoğraf Karesi Olsaydı: Aşkın Halleri

Film Sahneleri Fotoğraf Karesi Olsaydı: Aşkın Halleri

Muhtemelen aradığını elinle koymuş gibi bulamayacağın bir kütüphane ya da eskiliğin kokusuyla duyuları mest eden bir sahaf… Ararken bambaşka hayallere dokunacağın, belki aradığının başkası olduğuna inanıp, kazandıklarınla çoğalacağın bir yer. Belki kapağı, belki başlığı; hangisine çekilirsen onu kavrar, mutlaka içlerinden bir iki satır okur, asla kimsenin istediğini bulamayacağı o rafa geri koyarsın.

Yaşadığın şu anın zevkini katlayabilecek olan, seninle gelişebileceğini ve sana katacaklarının ihtimaline heyecanlandığın biri; seçimlerini, keşiflerini önemseyen; seninle bunları paylaşmaya can atan biri… Belki keşfederken eğlendiğin, raflar arasında kaybolurken onunla sınırlarını tükettiğin, kaybolmanın bilgeliğini fark etmeni sağlayan biri.

Belli olan şu ki, 3. karede O kişinin betimlemeye çalıştığımız kişiye yakın ya da tam olarak öyle olduğu. Ne anlatmak istediğini bakışlarından çözebilen ve bunu önemseyen biri.

Ortak zevklerin derinlemesine paylaşımının kişiyi ne kadar etkileyebileceği görünür kılınmış. Duygular ne yöne giderse, akıl da peşinden güvende olduğuna kanaat getirdiği o yere doğru akar gider.. Ve başladığınız nokta ne olursa olsun, o noktayı taşıyan bu ikilinin devasa uyumudur.

Filmde, babasının kaybetmesiyle yaşadığı üzüntü ve sonrasında öğrendiği bazı gizli gerçeklerin su yüzüne çıkmasıyla varoluşu sorgulamaya başlayan Oliver’ın hikâyesini izliyoruz. Davetli olduğu kostüm partisinde bir kadınla (Anna) tanışıyor. Kadının ilginç yanıysa sohbetleri esnasında konuşmayıp, söyleyeceklerini bir deftere yazması.

Bana kalırsa Anna’nın Oliver’a sohbetlerinin daha başlarında, Oliver acı kaybından ya da içinde bulunduğu varoluşsal krizden bahsetmemesine rağmen, “üzgünsen neden partidesin?” diye sorması aralarındaki ilişkiyi ateşleyen soru oluyor. Anna’nın bunu fark etmesi onu oldukça şaşırtıyor ve nereden anladığını sorduğunda Anna, defterine iki çift göz çiziyor. İkilinin partide sohbetleri ilerledikçe bu tanışma, Oliver’ın keşif yolculuğunu başka boyuta taşıyan bir tanışmaya dönüşüyor.

Filmden alınan bu 4 karede; ikilimizin kütüphanede seçtikleri birkaç kitap üzerinden sohbetlerini izliyoruz. Son seçtikleri Hollywood’daki kadın oyuncuların yaşam hikayeleri ile ilgili. Anna’nın bir oyuncu olarak bu yıldızlar hakkında “hepsinin hikayesi hüzünlü bitiyor” demesinin ardından 3. kareyi görüyoruz. Oliver, Anna’ya bakarken ne düşünmüştür? Belki sonuçların neler olabileceğini görmesine rağmen bu işi yapmaktaki kararını irdelemiş ya da hedefine ulaşma yolculuğunda sonunun onlar gibi olmamasını dilemiş olabileceğini düşünebiliriz.

Hikâyenin merkezinde Oliver olmasına karşın, filmin başlarında arayış içindeki bir oyuncu olduğunu öğrendiğimiz Anna’nın sakin tavrı ve sessizliğinin (daha doğrusu kendince gerektiği kadar konuşmasının) Oliver’ın içinde bulunduğu sancılı durumu yatıştırmak ve iyileştirmek için oldukça uygun bir ortam sağladığını hissedebiliyoruz.

Varoluşçu felsefenin önemli isimlerinden Rollo May’in yaklaşımıyla olaya bakarsak; aşk insanın kendini kaybetme hali değil; algılarının en açık olduğu, kendini ve aşık olduğun kişiyi bütünsel olarak algılamaya ve kendini onun gözünden görerek fark edip geliştirmeye en açık olduğun haldir. Yani bir kopuş halinin aksine farkındalığının en yüksek seviyesindeyken karşındakinde kendini keşfetme halidir. Hikayenin akışına bu fikir yerleştirildiğinde, Oliver ile Anna arasındaki farkındalığı yüksek ilişkinin yansımalarını ve şekil değiştirmiş hallerini hikayede yer alan diğer kişilerin ilişki dinamiklerinde de izlediğimizi görebiliriz. Bu nedenle de sevginin evrenselliği temasını güzel ve hassas yerlere dokundurarak işleyen, kendini keyifle izleten bir drama Aşkın Halleri.

Filmde pek çok açıdan aşka, sevgiye, özleme, ahlaksal ikilemlere, felsefeye bakış var ve bana kalırsa tüm bunları dozunda, izleyicinin kafasını karıştırmadan, yalın ancak etkili bir şekilde aktarılırken; kimlik arayışındaki karakterler bizleri de kendi kimliklerimizi sorgulamaya itiyor. Durum buyken, yazan ve yöneten Mike Mills’in çok iyi bir iş çıkardığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Şayet Beginners (Aşkın Halleri) filmini izleyip beğenirseniz aynı yönetmenin önereceğim 1 kısa, 1 uzun metraj filmini de listenize ekleyebilirsiniz. Şimdiden iyi seyirler.

Öneriler:

Bir yanıt yazın