You are currently viewing Sence Bu Gerçek Mi? Yapay Zeka ve Fotoğraf

Sence Bu Gerçek Mi? Yapay Zeka ve Fotoğraf

Sence bu gerçek mi?” Matrixvari bir gerçekliğin kapılarının aralandığı şu günlerde bu soruyu sıklıkla duyabilir, yakın fotoğrafçı arkadaşlarımızla sosyal medyada gördüğümüz ve aslında bildiğimiz gerçeklikten olmayan, bir makine tarafından üretilmiş bir fotoğraf karesinin üzerine konuşurken bulabiliriz kendimizi.

Konunun aslında “Gerçeklik nedir?” sorusuna dek uzanabildiği noktada biraz yazıp çizecek, kendi sorgulayışlarım ve kaygılarımı sizlerle buluşturacağım bu yazıda. Keyifli okumalar diler, Midjourney çalışmalarını kullanmamıza izin veren sevgili fotoğrafçı, yazar ve şair Yâsin Kocadüz’e teşekkürü borç bilirim.

I. Yapay Zekanın Tarihi ve Fotoğraf

Yapay zeka bildiğimiz kadarıyla kökleri 1950’lere dayanan, bilgisayar mühendislerinin insan zekasını taklit etme çabalarıyla başlayıp günümüzde sayısız sektörde büyük bir hızla evrimleşmeye devam eden bir fenomen olarak karşımıza çıkıyor. İnsan zekasını makineler yardımıyla taklit ederken belki de en önemli unsur sahip olduğu öğrenme yetisi: Girilen her veriden beslenerek ucu bucağı olmayan bir ufka açılan devasa bir gemi gibi bu organizma. Sürekli hareket halinde, boyutça da genişleyen ve rotasını yalnızca kaptanının bildiği bir hatta devinimlerine devam ediyor.

Fotoğraf noktasında olan ilerleyişini mercek altına aldığımızda bazı alt başlıkları incelemekte fayda var: Başlıca yüz tanıma, çevre tanımlama, göz ve süje algılama teknolojisi şeklinde sıralarsak aslında bu mekanizmaların herhangi bir görseli biz insanların işleme metotları olduğunu görürüz değil mi? En dominant olarak bilinen duyu organımız olan göz, bir fotoğrafa bakışlarını diktiğinde başlıca onu bu teknolojilerle tanımlar; hemen sonrasında ise hisler, duygular, yorumlar ve dahasını oluştururuz zihinlerimizde. Yani bizlerin organik işlem ve algılayış mekanizmaları basitçe söylemek gerekirse kullanabildiğimiz araçlara iliştiriliyor. Bu teknolojiler aslında birbirinden bağımsız halde dijital fotoğraf makinelerine entegre olmuş haldelerdi geçtiğimiz yıllarda, hatta daha yakın bir zamanda cebimize sığan telefonlarımız da bu yetilere sahip oldu. Şimdilerde ise bir adım daha ötede olduğumuzu biliyoruz ve bu henüz tahayyül edemeyeceğimiz denli büyük bir adım olabilir.

Temele indiğimizde tüm fotoğrafçılık tarihinde her zaman bir makine yardımıyla fotoğraflarımızı oluşturduk. O makinenin formatları ve teknolojileri tarih boyunca değişti; boyutları bazen bir kibrit kutusu kadardı, bazen de arabayla taşınmasını gerektirecek denli büyüktü. Ancak ortak noktaları her zaman ardında gözünü kısan bir insanın varlığıydı, şimdi ise aynı insan fotoğrafını çekmek istediği anda ve yerde durmak zorunda olmadan, yalnızca yazılı ifadelerle o anı yakalayabiliyor. Midjourney, Dall-E, NightCafe gibi şu günlerde isimlerini sıklıkla duyduğumuz ve daha fazlalarını duyacağımız uygulamalar, işte bu yapay zeka ile oluşturulan görselleri girdiğimiz yazılı ifadeler sonucunda oluşturan programlardan başlıcaları.

II. Sony Yarışması

Pek yakın bir tarihte, 2023 Sony World Photography Awards’ı yaratıcı-açık kategoride Boris Eldagsen, ‘Pseudomnesia: The Electrician’ adlı karesiyle kazandı. Ödülü aldığının haberini duyduktan hemen sonra kendi sitesinde yaptığı açıklamalarda Eldagsen şu sözleri kullandı: “Yapay zeka görüntüleri ve fotoğrafçılık birbiriyle aynı kategoride yarışmamalılar. Bunlar farklı varlıklardır. Yapay zeka, fotoğrafçılık değildir. Bu nedenle ödülü kabul etmeyeceğim.” ve ironiyle ekledi: “Bu kareye dair bir şey size de doğru hissettirmiyor, değil mi?

İşin özeti, yapay zeka tarafından oluşturulmuş bir kare saygın bir jürinin onayından geçti, farkedilmedi ve hatta gitti ödülü de kazandı. Oysa Midjourney ve benzeri uygulamalara gelişim psikolojisi perspektifinden baktığımızda, daha emeklediklerini söyleyebiliriz (Midjourney, Inc.: Temmuz, 2022). 0-2 yaş yenidoğan ve bebeklik dönemi olarak kabul edilirken daha bunun çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve yaşlılık dönemleri olacağını da gelin birlikte düşünelim. Zeki ve çok hızlı öğrenen bir çocukla karşı karşıya olduğumuzda hemfikir oluruz sanıyorum.

Şu an yalnızca bazı gözlem, duygu ve hislerimiz aracılığıyla hala ayırt edebilme fırsatımızın olduğu bu kareleri çok da uzak olmayan bir gelecekte yüksek ihtimalle ayırt edemeyecek hale geleceğiz. Bu sırada dünya çapında varlıklarını sürdüren etik komiteleri bu konularda gri düzlemde kalmaya devam etmekte ve kısacası gelişimin hızına ayak uydurabilmiş değil.

Boris Eldagsen

III. Yapay Zeka Sanatı Tartışması

Fotoğraf tarihiyle ilgilenenlerimizin bildiği üzere fotoğraf makinelerinin ve fotoğrafın ortaya çıktığı dönemler birçok görsel sanatçı, başlıca ressamlar olmak üzere bu yeni teknolojinin varlığına isyan etmiş; fotoğrafçının bir sanatçı olmadığı kanısında buluşmuştur. Aradan geçen yıllar sonrasında fotoğraf kendini literatüre kabul ettirmiştir ve gelişimini günümüzde de sürdürmeye devam etmektedir.

Bu düzlemde bazı tanımları ele alalım: Resim, boya, pigment, renk veya başka bir ortamın katı bir yüzeye uygulanma pratiği olarak tanımlanır. Fotoğraf, ışığın genellikle fotoğrafik film veya elektronik bir görüntü sensörü üzerine düşmesiyle oluşturulan bir görüntüdür. Görüntü daha sonra karanlık oda veya dijital düzenleme teknikleri aracılığıyla daha da işlenebilir. Yapay Zeka Sanatı, özellikle yapay zeka (YZ) programlarının, metin-görüntü modelleri ve müzik oluşturucuları gibi, kullanılmasıyla oluşturulan herhangi bir sanat eserini ifade eder. Yapay zeka görüntüleri ayrıca Photoshop vb. gibi yazılımlar aracılığıyla daha da işlenebilir.

Fotoğraf ve resim ayrımını metodoloji üzerinden yapabilirken aslında aynı ayrımın Yapay Zeka Sanatı’na da yapılması gerektiğini savunan benim de katıldığım görüşler tarafından bildirirsem; yalnızca bir fotoğrafa ya da resme benzediği için iyi ya da kötü ona fotoğraf veya resim diyemeyiz. Çünkü Eldagsen’in de belirttiği gibi, Yapay Zeka doğası gereği farklı bir şeydir. Mesela bu konuda bir yarışma elbette düzenlenebilir ve ödüller Yapay Zeka Sanatçıları arasında paylaştırılır. Eminim ki kimse de o yarışmaya kendi fotoğraf makinesiyle çektiği bir kareyle katılmayı aklından bile geçirmez. Ancak tersinin yaşanması ise örneklerde de şimdiden görüldüğü üzere oldukça olasıdır.

Bu noktanın aşıldığı düşünülse bile hemen ardından tartışmalar bitmiyor elbette: Gerçeklik Kaybı, Etik Sorunlar, Gizlilik Endişeleri, Önyargı ve Adaletsizlik, Yaratıcı Kontrol, Telif Hakkı ve Sahiplik, Kültürel ve Estetik Etki, Şeffaflık Eksikliği gibi uzayıp giden bir tartışmalar bütünün kapıları açılmış durumda.

IV. Sonsöz

İnsanı duygusal anlamda çeşitli yolculuklara sürükleyen Yapay Zeka konusuna karşı heyecanlı, kaygılı, coşkulu, korkulu veya üzgün olmamak elde değil, hepsinin bir cümbüşü sanki. Açıkladığım sebepler ve desteklediğim noktalardan da güç alarak emin olduğum konu ise bu alanda henüz hayal edemeyeceğimiz gelişmelere tanık olacağımız gerçeğidir. Yer yer bu sayfaya yerleştirdiğim görseller başta da belirttiğim üzere Yâsin Kocadüz’ün çalışmaları. Kendim de bu görselleri incelerken en çok ilgimi çeken nokta aslında hangi yazılı girdiyle oluşturulduklarıydı. Ne şans ki her dosya ismi, aynı zamanda aratıldıkları isimlerle kayıtlı, en azından fikir verecek kadar. Gelin birlikte göz atalım künyelerine:

children_choir_is_singing_in_2023_close_up_shot ///

dystopian_retro_the_1980s_sad_lovers_in_a_car ///

James_Joyce_drinking_Coca-Cola_in_front_of_a_diner ///

portrait_of_a_40_years_old_Parisian_man_summertime ///

Paris_sunlight_coming_through_the_window_golden_hour ///

home_party_preparations_a_couple_preparing_the_dinner ///

Dystopian_a_blond_Jewish_man_in_his_30s_in_the_syn ///

dystopian_photography_50mm_lens_a_young_man_in_his…

Referanslar

Efe Ersoy

1993 Bursa doğumludur. 2011’de Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi ile başlayan öğrenim serüveni Lizbon, Portekiz’de devam etmektedir. Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji bölümü mezunudur. 2017 yılından bu yana film fotoğrafçılığı ile yakından ilgilenmekte, kendini bir renk koleksiyoncusu olarak tanımlamaktadır. Fotoğrafçılık, yaşamında kendini arayışıyla paralel yönde gelişen; deneyim ve bilgiyle yoğruldukça da hayatına daha derinden nüfuz eden bir tutku halini almıştır. Başlıca portre, sokak, obje ve mimari fotoğrafçılık alanlarında üretmeye devam ederken nihai amacı zamana ve kendisine meydan okumak; dünyaya yönelttiği penceresinden görünen manzarayı arşivlemek ve paylaşmaktır.