Merhaba çok sevgili Aralık Mag. takipçileri,
Son zamanlarda sosyal medyada karşıma fazlaca İstanbul’da çekilen sokak fotoğrafları çıkmaya başladı. Bunun nedeni algoritma mıdır yoksa popülaritesinin artmasından mıdır bilemiyorum, ancak bu fotoğraflar karşıma çıktıkça İstanbul’da çekilen sokak fotoğraflarının birçoğunda belirli bir insan tipolojisi olduğu kanısına vardım. Bu insan tipolojileri bazen İstiklal’ de gezen “egzotik” görünüşlü turistler olarak veyahut tıpkı Deniz Sabuncu’nun objektifinden göründüğü gibi Eminönü’ndeki dayılar olarak karşıma çıktı.
Bu genellemeyle birlikte aslında bu fotoğrafların dönemini yansıtan belgeler olarak da kullanılabileceğini hatırladım. Nisan ayında Pera Müzesi’nde yer alan “Zamane İstanbulları” sergisinde ne gördüysem hepsi gerçekti ve hem tarihi hem de sosyal bir bellek oluşturmamızı sağlıyorlardı.
Almanya'dan sevgilerle
Bu düşünce sarmalında tarih içinde fotoğrafta tipolojiyle uğraşan kimler var diye araştırmaya başladım. Yirminci yüzyılın başında toplumu oldukça ayrışmış ve sosyal sınıfların arasındaki farkların açılmış olduğu bir ülke olarak aklıma Almanya geldi, tipolojik fotoğraflar çıkacaksa tam olarak bu dönemde çıkmaya hazırdı.
Dönemin Weimar Cumhuriyeti’ndeki belirli grupları ve bu belirli grupların oluşturduğu tipolojiyi fark eden August Sander, 1911 yılında “People of the 20th Century” (Yirminci Yüzyılda İnsan) adlı projesiyle bu grupları fotoğraflama ve belgeleme kararı aldı. Bu projesinde toplamda yedi bölüm vardı ve bunlar kadından çiftçiye, sanatçıdan “ötekiler”e kadar gidiyordu.
Sander’ın daha sonradan Nazi Almanyası’nda yayımladığı “Face of Our Time” (Zamanımızın Yüzü) isimli projesi, Naziler tarafından ideolojiye ters düştüğü için çıktığı 1929 yılında yasaklandı ve 1936 yılında fotoğraf plakalarının çoğu imha edildi. Oysaki Sander’ın projesi, dönemin Alman halkının yansımasından başka hiçbir şey değildi.
Zamanın aynasını kırmak mümkün mü?
“If we can create portraits of subjects that are true, we thereby in effect create a mirror of the times.”
(Öznelerin gerçek portrelerini yaratabilirsek, aslında zamanın bir aynasını yaratmış oluruz.)
August Sander
Eğer Sander’ın dediği doğruysa ve İstanbul fotoğraflarındaki öznelerin gerçek portresi oto-oryantalizm ve aşırı muhafazakarlık etkisinde kalan dayılarsa, dönemin aynası da onlar.
Bu kısa yazımda sizlere az da olsa tipoloji fotoğrafından, August Sander’dan ve İstanbul sokak fotoğrafçılığından bahsettiğim için mutluluk duyuyorum. Yazıyı okuduğunuz için teşekkür ediyor, güzel bir gün diliyor ve aşağıya kullandığım kaynakları bırakıyorum: