You are currently viewing Sergiler ve Pratikler – I

Sergiler ve Pratikler – I

Misafir Yazar: Nurra Yazıcı

İlk solo sergim Aralık 2023’te İstanbul Pera’da Kıraathane 24’te gerçekleşti. 

Kazlar Serisi, Leke Serisi, Bir Varmış Bir Yokmuş, Rulolar, video çalışması olarak dokuz ay içinde doğdu.

Küratör Filiz Ağdemir ile Şubat 2023’te online olarak tanıştık ve çalışmaya başladık. İlk sergi için çalışmaya başladığımızda dokuz senedir yaşadığım şehir olan Houston Teksas’ta değil de kişisel sanatımın başladığı, beslendiğim, doğduğum şehir olan İstanbul’dan başlamak istediğimi söyledim. Böylece beraber uzaktan sergi yapmaya başladık. Bir küratörle çalışmak bana disiplinli olmayı ve çok daha fazlasını öğretti.

Sanatsal bakış açımda çocukluğumdan beri benimle büyüyen tutkuyu elimde olmadan arşivlediğim hayatımdan parçalar yer alıyor. Daha fazlasını söyleyecek olursam benimle bütünleşen tenimdeki bir deri, âdeta bir katman. 

Gökyüzü ve Yer Arasında, Bazı Mümkün Zamanlar sergisi de senelerin birikimiyle gün yüzüne çıkan ilk sergi oldu. İki çocuğumun da özel gereksinimli olması, benim bu döngü içinde kaybolmadan sanat terapi yoluyla hayata daha güçlü tutunmamı özgün-özgür hissetmemi sağladı. Annelik serüvenimde çok sınırlı zaman alanlarında, olasılıklar oluşturarak bazı mümkün zamanların oluşabileceğini de kendime bu sergi ile göstererek yeni bir doğuş oldu benim için. Senelerdir ara verdigim fotoğrafçı yanıma 2023 yılında geri döndüm. Annelik artık bir bahane değildi aksine bana iyi gelen ve hayatımda beni tamamlayan bir paydı. 

İlk seri olan, Kazlar Serisi’ne gelecek olursam bir fotoğraftan doğan, bir an açılımı olasılığı olarak çalışmaya başladığım bir seri. Teknik olarak çoklu mixmedya çalıştım. İstanbul’da 2012’de çektiğim kar üzerinde ilerleyen, yanından geçip giderken fotoğrafladığım bir grup kaz, seneler sonra beni bu oyuna davet etti. Bir fotoğrafın içine, farklı desenlerle mekânları birbirine taşıyarak bazı mümkün zamanlar oluşturmaya başladım. Renk kullanımında her zaman bana iyi gelen daha solgun mat masalsı bir tınıda ilerledim. Üst üste fotoğraf ve baskı tekniği ile kâğıt yüzeylerinde görsellerin içeriklerine göre seriyi basmaya başladım ve kâğıtları fotoğrafın bir parçası olarak kullandım. Farklı farklı kâğıtlara, dokulara yer verdim. El yapımı çiçek yaprakları ya da iplikler, otlarla basılmış  kâğıtlara baskı yaparken ona uygun doğadan desenler kullandım. Soğuk basım kâğıda taş kaya basarken bulut görselinde sıcak basım suluboya kâğıdı kullandım. Yaklaşık dokuz ay bu oyunu oynadım. Sayfalar karıştırdım. Yanından geçtiğim desenlerle birleştirdim. Kâğıtların yüzeyi fotoğrafın bir parçası olduğunu düşünerek çalıştım. 

Sergideki diğer bir seri ise Leke Serisi. Sınırlı alanlarda fotoğraflayarak ürettiğim lekeler; yine hayatın içindeki küçük, kimsenin dönüp bakmadığı uçup giden detayları içeriyor. Yol kenarındaki güller, bulutlar, kuşlar gibi… İzleyici için kavramsal bir işarete dönüşebileceğini göstermek istedim. Kuş mu bulut mu; bulut mu gül mü derken sofistike değil de gündelik desenlere dikkat çekmek istediğim bir seri oldu. Leke kelimesi bir hataymış gibi duruyorken aslında resmin dışındaki bir unsur olarak fotoğrafın merkezinde göstermek, leke kelimesini kompozisyon başlığı olarak kullanmak üzerine düşünüp ve üzerinde derinleştiğim bir alan oldu. Kullandığım malzeme de aslında yine sanatsal açıdan çok tercih edilmeyecek bir günlük hayatın asetat ve gümüş simli davetiye kâğıtlarını sanata dönüştürerek de böyle bir pencere açmak istedim. Kazlar Serisi ile eş zamanlı doğdu Leke Serisi. Kazlarda  denediğim tüm kâğıt malzemeler de bir yandan beni cesaretlendirdi. Hata olarak görünen lekeyi fotoğrafın merkezine koyarak bilindik şeylerle oynamış oldum. Büyük bir asetat kâğıdına kırmızı üzerine 11’’x17’’ baskı yaptım. Bu altılı seride asetatları Filiz Hanım direkt galerinin eski tırtıklı duvarlarıyla birleştirdi. Böylece mekânın da işin içine geçmesini sağlamış olduk. Fikri malzemelerle harmanlamak izleyici açısından hoş karşılanmıştı. 

Bir Varmış Bir Yokmuş Serisi de aynı sergi içinde yer alan aslında bağımsız gibi duran ama benim sanat üretimimde en çok çalıştığım kendimi terapi olarak verdiğim  -vermek zorunda bıraktığım- bir dönemde diğer serilere çalışırken doğdu. Var olan bir ev fotoğrafıyla analog film rulosunun yanan son karesini birleştirdim. Görüntüyü ya da görünen ışığı eksilterek boşluk ve doluluk oluşturdum. Şubat 2023’te yaşanan Türkiye’deki o büyük depremden etkilendiğim ve bir yardım kampanyası için hazırladığım bu seri birçok yardım organizasyonda yer aldı. Çalışırken yuva ve vatan kavramını en çok hissettiğim serilerden biri oldu diyebilirim.

Ayrıca sergide küçük bir bölümünde rulo, fiş kâğıtlarına bastığım  hayatın geçiciliğini vurguladığım bir bölüm var. Çünkü zamanla kaybolduğunu bildiğim hâlde çok anlık yaşadığımızı, uçucu şeyleri bulut gibi geçici olan desenleri bu kağıtlarla buluşturmak bir oyun gibiydi. 

Video çalışması ise serginin içinde görünen görsellerin teması diyebilirim. Küçük titreşimleri hepsi bu videoda toplandı. İlk solo sergimdeki serilerin doğduğu zamanlarda çektiğim videolardan oluşan fotoğraflarında bir parçası olduğunu düşündüğüm anlardan yaptığım video çalışması da orjinal sesiyle iki bazen üç katmanlı bir kolaj olarak yer aldı. Bir yandan da fotoğraflardaki tekniğin video versiyonu diyebilirim.

Son olarak serginin afişinden bahsetmek istiyorum. Özüm Ak ve Yunus Ak tarafından hazırlandı. Serginin ismini Filiz Hanım’ın fikriyken Gökyüzü ve Yer Arasında başlığına gönderme olarak ters düz çalışıldı. Çok içime sinen bir iş oldu.

Sergideki tüm görselleri kendim evimde çocuklarımla paylaştığım oyun odasında üretiyorum ve basıyorum. Hiçbir zaman mükemmel olma kaygısı taşımadım. Kusurlar benim için görülmesi gereken +1 alan. Hayatın içindeki kusurlar gibi. Aslında onlar hayatımızın bir parçası değil mi?

Nurra Yazıcı

Fotoğrafın da tıpkı yazı ve edebiyat alanında olduğu gibi ilhamla yönlenen sanatsal bir üretim olduğuna inanıyorum. Sanatın insanı iyileştirici yönüne odaklanırken, yapıtlarımda multi exposure photography, pictorialist photography, grafik ve kolaj gibi birbirinden farklı birçok farklı tekniği kullanıyorum. 

 İlk solo sergimi küratör Filiz Ağdemir ile Aralık 2023- Ocak 2024 tarihleri arasında İstanbul Pera Meşrûtiyet caddesinde yer alan Kıraathane 24 Galeri 1’de gerçekleştirdik. 10 Mart- 6 Nisan 2024 tarihleri arasında, Bahçeşehir Üniversitesi FNArtspace’de uzun süredir üzerinde çalıştığım Sanatçı Kitabı’nın ilk bölümünü Hemingway’le Selfie sergilendi.

2008 yılından beri yazıyor ve sanatsal üretimler gerçekleştiriyorum, 2015 yılından beri Teksas Houston’da yaşıyorum.