Fotoğraf çekiyor olmak olup bitene bakmaya zenginlik katıyor. Sanki kameranın arkasına geçince ortamdan soyutlanıp olaylara dışardan bakma fırsatını ele veriyor. Fotoğraf çekmek her ne kadar öznel bir bakış açısı gerektirse de genelde nesnel bir değerlendirme özelliği kazandırıyor. Peki fotoğraf sadece tek bir eylemle mi ilerliyor?
Artık fotoğraf çekenler değil fotoğrafla uğraşanlar ya da fotoğrafa zaman ayıranlar diyeceğim. Çünkü fotoğraf sadece fotoğraf çekmek demek değildir. Kanaatimce fotoğraf uğraşısı üç alt dala ayrılıyor. Bu üç dal için gezginler, teknikçiler ve akademikler diyebiliriz. Bu ne demek? Fotoğrafla az çok ilgilenen herkes bilir ki bazı arkadaşlar fotoğraf makinelerine çok ilgilidir, kimileri çok okuyup araştırır, bazıları ise epey yolculuk eder. Fotoğrafçıların hayatı bu üçgen içindedir. Sonda bahsedeceğimi başta diyeyim, bu üçgenin ağırlık merkezine yakın duranlar ise en verimli sonuçları elde edenler oluyor.
Gezginler fotoğraf çekmeyi seyahatlerinde çok sayıda fotoğraf çekerek, o seyahatlerde olan diğer kişilerle konuşarak sahada öğreniyor. Güncele yakın kalarak kendilerini geliştiriyorlar. Sergi katılımları yüksektir ve sergi açanlar da en çok onlardan çıkar. Fotoğrafçı çevreleri en geniş olanlar gezginlerdir. Risk almayı severler ve nispeten maceracı bir ruha sahiptirler.
Teknikçiler ise fotoğraf makinelerinin tüm özelliklerini bilmekle kalmaz diğer makineleri de ayrıntılı bir şekilde incelediklerinden dolayı bu konularda en çok soru sorulan kişilerdir. Fotoğraf makinelerini en çok değiştirenler de yine teknikçiler arasından çıkar, sık sık kamerasını satıp yenisini alırlar ya da mevcut kamerasının bir üst özellikli olan çıktığında onu alırlar ya da almak isterler.
Fotoğrafa akademik bir mesele olarak bakanlar ise fotoğraf kitaplarına meraklıdırlar daha çok. Yine fotoğraf çekerler ve tabii yine fotoğraf makinelerini tanırlar ancak bunun yanında fotoğraf dergilerini takip ederler, kendilerine fotoğraf kitaplarından kütüphane kurarlar, iyi fotoğrafçıların hayatlarını bilirler ya da öğrenmeye çalışırlar. Sergilere de uzak değildirler, daha çok izleyici olarak yer alırlar.
Fotoğrafçılığın üç alt uğraşısı olarak gezginliğin, tekniğin ya da akademik bakış açısının neresinde olursanız olun hayata anlam katma, hayatı anlama, doğruyu yanlışı ayırt etme, gerçeği yalanı görebilme yetisi bakımından zenginlik kazanacağınızdan kuşkunuz olmasın. Kendimi de söyleyeyim, üçgendeki denge benim için gezginlik tarafına ağır basıyor, ondan sonra ise akademik taraf geliyor diyebilirim. Siz hangi taraftasınız?
Gürsel Bektaş
@gurselbektas
Gürsel BEKTAŞ
Balıkesir’de doğdu. Gönen Ömer Seyfettin Lisesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Sinema-TV alanında yüksek lisansını tamamladı.
Şiirleri Varlık, kitap-lık, Türk Edebiyatı, Yasakmeyve, Ecinniler, Çevrimdışı İstanbul, Akatalpa, Babylon, Orlando, Caz Kedisi, Ek Dergi, 21 Mart, Papirüs ve Lacivert gibi edebiyat dergilerinde yer aldı. Hırvat Yazarlar Birliği ile çeviri atölyesi çalışmalarına katıldı ve şiirleri yabancı dillere çevrildi. İlk şiir kitabı Kırmızı 2015 yılında Noktürn Yayınları tarafından, ikinci şiir kitabı Güzel Olan Sensin ise 2016 yılında Yasakmeyve Yayınları tarafından yayımlandı.
Çeşitli karma fotoğraf sergilerinde yer almakla beraber kişisel fotoğraf sergileri de oldu. Ters ışık fotoğraflarından oluşan Işığın Arka Yüzü (2012), Cemal Süreya dizelerine görsel bir yaklaşımda bulunduğu ve küratörlüğünü de yaptığı Durakta Üç Kişi (2019), çelişkilere vurgu yapan Metaphor of New York (2022) ve dünyanın farklı coğrafyalarından fotoğraflar içeren Başkasız (2023) ise günümüz insanının modern huzursuzluğuna göndermelerde bulunan kişisel fotoğraf sergileridir. Ayrıca TRT2’ de yayınlanan İstisnai Renkler programına konuk sanatçı olarak katıldı.