Diana Markosian’ın Father serisi, hem kişisel hem de evrensel düzeyde izleyicide derin izler bırakan, etkileyici bir görsel anlatıdır. Markosian, Sovyet sonrası Ermenistan’da geçen çocukluk anılarından yola çıkarak, yıllar sonra Amerika’da yeniden bulduğu babasıyla olan ilişkisini fotoğraf, film ve kurmaca öğelerle harmanlayarak işler. Bu çalışma, sadece bir baba-kız ilişkisinin izini sürmekle kalmaz, aynı zamanda göçün, ayrılığın ve yeniden kavuşmanın yarattığı duygusal boşlukları sorgular.










Father, aidiyet, bellek, kimlik ve aile temalarını bir araya getirirken, gerçek ile kurmaca arasındaki sınırları ustalıkla bulanıklaştırır. Markosian, hem kendi geçmişine hem de izleyicinin içsel dünyasına hitap eden bir anlatım dili geliştirir. Çocuk belleğinde donup kalmış bir baba figürü, yıllar sonra karşısına çıkan gerçek kişiyle yüzleştiğinde, zamanın yarattığı boşluk ve dönüşüm çarpıcı bir şekilde ortaya çıkar. Fotoğraflar, yönetilmiş sahneler ve birebir anılardan esinlenen kurgularla dokunan bu hikâye, hem izleyiciye tanıdık bir yakınlık sunar hem de kişisel olanın ne denli evrensel olabileceğini gösterir.

Bu yönüyle Father, yalnızca bir otobiyografik anlatı olmanın ötesine geçerek, göçün ruhsal etkilerini, kayıp ve özlem duygularını, aile bağlarının karmaşıklığını ve geçmişle barışma çabasını içten bir dille ortaya koyar. Markosian, görsel sanatın imkânlarını kullanarak, geçmişi yeniden sahneye koyar ve izleyiciyi hem bir tanık hem de bir hatırlayıcı olmaya davet eder.
